Etkin Piyasalar Hipotezi Nedir?
  1. Ana Sayfa
  2. Ekonomi

Etkin Piyasalar Hipotezi Nedir?

0

Etkin Piyasalar Hipotezi (EPH), bir finansal varlığın piyasa fiyatının mevcut tüm bilgileri yansıttığını belirten finansal piyasa teorisidir. Etkin bir piyasa, yatırımcılara ve diğer piyasa katılımcılarına belirli bir dönemde mevcut olan tüm piyasa bilgilerini gösterir.

1970’lerde Eugene Fama tarafından ortaya atılan “Etkin Piyasalar Hipotezi” kavramı piyasadaki tüm bilgilerin varlıkların fiyatı tarafından yansıtıldığını varsayar. Etkin Piyasalar Hipotezi, tıpkı diğer finansal teoriler gibi, modern dünyadaki yatırımlara ve piyasanın genel olarak nasıl çalıştığına dair fikirler sunar. Fakat bu teori hisse senedi piyasalarının davranışları ile ilgili açıklama sunmamaktadır.

Etkin Piyasalar Hipotezi ve Finansal Piyasalar

Etkin Piyasalar Hipotezi, mevcut tüm geçmiş bilgilerin hisse senedi fiyatını belirlediğini varsayar. Bu, bir yatırımcının teknik veya temel analiz ile riske göre ayarlanmış getiri elde edemeyeceği anlamına gelir. Böyle bir durumda, piyasa beklentilerinin üzerinde getiri elde etmeyi mümkün kılan tek faktör şirket tarafından henüz halka açıklanmamış bilgidir.

Bu teoriye göre, yatırımcılar daha yüksek getiri elde etmek istiyorlarsa, bunu ancak daha riskli finansal varlıklara yatırım yaparak yapabilirler. Bu teoriye atıfta bulunan biri, menkul kıymetlere pasif olarak yatırım yapmanın en iyi piyasa stratejisi olduğunu söyleyebilir.

Etkin Piyasalar Hipotezi ile İlgili Sorunlar

Çok tartışılan kavram olan Etkin Piyasalar Hipotezi’nin savunucuları, Warren Buffett gibi sürekli olarak piyasadan daha iyi performans gösteren yatırımcıların sonuçlarına atıfta bulunur. Teorinin karşıtları, fiyatların adil piyasa değerlerinden önemli ölçüde sapabileceğini iddia etmek için 1987’deki çöküş gibi piyasa düşüşlerine odaklanır. Teorinin genel algısı, tüm piyasa katılımcılarının piyasa bilgilerini kesin bir şekilde algılamasıdır, ki bu doğru değildir. Çeşitli yatırımcıların farklı amaç veya niyetlerle yatırım yapmaları nedeniyle piyasa bilgileri farklı şekillerde algılanmakta ve yorumlanmaktadır.

EPH ile ilgili bir diğer sorun, yatırımcıların bilgiyi eşit şekilde algıladıkları varsayımının hepsinin aynı oranda kazanç elde edeceği anlamına gelmesidir. Örneğin, “A” yatırımcı, “X” hisse senedine 1000 TL yatırım yaparak bu “X” hisse senedine 1000 TL yatırım yapan “B” yatırımcıdan daha fazla kazanç elde edemez. Bu tabii oldukça anlamsızdır, ve teorinin doğru olmadığını istediğiniz zaman herhangi bir piyasada görebilirsiniz.

EPH ile ilgili başka bir sorun da, yatırımcının piyasa performansını veya diğer yatırımcıların ortalama yıllık getirilerini aşan bir yatırım getirisi elde edememesidir. Dolayısıyla, hisse senedi piyasasındaki kurumsal kârlılık veya zararlar genel düzeyi bireysel yatırımcıları etkiler. Hisse senedi, piyasadaki güncel fiyatlara veya yeni bilgilere istikrarlı bir şekilde tepki verir, ancak bu biraz zaman alır. Bir piyasanın her zaman etkin olması imkansız olduğu için EPH de her zaman etkin değildir. Ayrıca EPH, öngörülemeyen rastgele olayları ve gelecekteki olasılıkları göz ardı eder. EPH teorisinin bu tür ciddi sorunları olduğu için, kusursuz piyasa etkinliği imkansızdır.

Hisse senedi yatırımlarının analizinde kullanılan bilgisayarlı sistemler, analizlerde matematiksel yöntemlere ihtiyaç duymuştur. Analitik makinelerin ve matematiksel yöntemlerin kullanımı evrensel değildir. Ancak, hisse senedi yatırımlarının analizinde bilgisayarların yüksek katılımına bakılmaksızın, yatırımcıların (insanların) piyasada karar vermedeki rolü göz ardı edilemez.

içeriğimizi oylayın

Yorum Yazın