Yaşlılıkta beyin küçülmesi, yaşlanmanın doğal sonuçlarından biridir. Bunu hepimiz yaşarız ve yaşayacağız. Saçlarımız beyazlaşır, cildimiz buruşur ve esnekliğini yitirir. Beynimizde yaşlanma ile beraber bazı değişimler gerçekleşir. Kas ve eklemlerimiz gibi beynimiz de aktivite düşüşü yaşayabilir. Hafıza ve zeka becerilerinde düşme olabilir. Davranışlara yansıyanlar dışında hücresel düzeyde de pek çok değişim olur.
Bilişsel Değişimler
Yaşlanma süreci zihinsel yetilerde değişen miktarlarda değişimlere neden olur. Yeni bilgileri hafızaya almak, isimleri ve numaraları hatırlamak güçleşebilir. Kişinin yaşamıyla ilgili hatıraları ve genel kültürle ilgili bilgiler deklaratif belleği meydana getirir. Bu bellek türü yaşlanma ile beraber zayıflar.
Bisiklet sürme, kravat bağlama gibi işlerin nasıl yapıldığı prosedüral belleği ilgilendirir ve bu bellek yaşlanmadan çok etkilenmez. Ancak kas sistemimizdeki değişiklikler nedeniyle becerilerimizde bir takım gerilemeler mutlaka olur.
Çalışma belleği de yaşla birlikte zayıflar. Çalışma belleği kısa sürelik telefon numarası, plaka veya otopark yerini aklımızda tutarken kullandığımız bellek türüdür. Bazı çalışmalar 30 yaşımızdan itibaren çalışma belleğinin zayıflamaya başladığını göstermektedir.
Çalışma belleği saklanmış bilgilerden ziyade yeni bilginin hızla işlenmesiyle ilgilenir. Nesnelerin hızını tahmin etme ve problem çözme becerileri de bu bellek tipi ile ilişkilidir ve yaşlılıkla birlikte performansında gerileme yaşanır.
Yaşlandıkça dikkati toplamak ve odaklamak zorlaşır. Gürültülü bir ortamda konuşmaları anlamak zorlaşır. Dikkat dağıtıcı uyaranları eleyerek belli bir uyarıya odaklanmaya seçici dikkat denir. Araba sürerken konuşmak gibi seçilen iki farklı işe dikkati ayırmak da yaşlanmayla birlikte zorlaşan aktiviteler arasındadır.
Zihinsel becerilerin hepsi 30 yaşımızdan sonra gerilemez. Bazı fonksiyonlar orta yaşlarda daha iyi gerçekleştirilebilir. Sözel beceriler, mekansal akıl yürütme, matematik ve soyut akıl yürütme orta yaşlarda iken çocukluk ve ergenlik çağlarımıza göre daha başarılı olarak gerçekleşebilir.
Hayat boyu yeni şeyler öğrenme şansımız vardır. Yaşlanmanın olumsuz etkilerine karşın beynimiz eskisi kadar olmasa da, esnek kalmaya devam eder. Farklı zorluktaki işlevler karşısında yeni nöron bağlantıları kurulabilir.
Yapısal Değişiklikler
Bilişsel becerilerdeki değişimler beyin yapısındaki değişimlerin sonucudur. Orta yaşlara geldiğimizde beyinde hafif ancak ölçülebilir düzeyde değişimler olur. 30’lu ve 40’lı yaşlarda beynimizin toplam hacmi küçülmeye başlar. Yaşlılık döneminde, özellikle de 60 yaşımızdan sonra küçülme hızı artar.
Hacim kaybı beynin her bölgesinde aynı oranda gerçekleşmez. Bazı alanlar diğerlerinden daha hızlı ve daha fazla küçülür. Prefrontal korteks, serebellum ve hippokampus yaşlanma sürecinde en fazla küçülen beyin bölümleridir.
Beynin dış bölümündeki kıvrımlı kabuk (korteks) kısmı yaşla beraber incelir. Kortikal incelme frontal ve temporal loblarda daha belirgindir.
Yaşlandıkça en belirgin değişimlere giren beyin alanları gençlikte en geç olgunlaşan yerlerdir. Bu nedenle en geç olgunlaşanın ilk yitirildiği şeklinde bir kuram ortaya atılmıştır. Beyaz kısımda yaşla gerçekleşen değişimleri inceleyen araştırmalar bu kuramı desteklemektedir.
Beyinde ilk gelişen sinir bağlantıları korteksi beynin daha alt seviyeleri ve omuriliğe bağlayanlardır. Aynı beyin yarıküresindeki alanları birbirine bağlayan asosiasyon lifleri ise en geç olgunlaşır ve yaşla beraber en hızlı gerilemeye giren bölgedir.
Nöron Değişimleri
Nöron seviyesindeki değişimler, yaşlılıkta beyin küçülmesi sorununun nedenlerinden biridir ve kortikal incelmeye katkı sağlar. Nöronlar küçülür, dendritleri kısalır ve çekilir, aksonları saran miyelin tabaka bozulur. Beyin hücreleri arasındaki sinaps sayısı azalır, bu da öğrenme ve hafızayı olumsuz yönde etkiler.
Yaşlılık döneminde, sinaptik değişimler hafif olsa da bilişsel gerilemeye etkileri yapısal ve kimyasal değişimlerden daha fazla olabilir. Prefrontal korteks ve hippokampusta dendritlerin küçüldüğü, dallanmalarının ve sinaps düğümlerinin azaldığı gözlenmiştir.
Maymunlarda yapılan çalışmalarda, yaşlanmanın ince sinaptik düğümleri daha fazla etkilediği görülmüştür. İnce sinaptik düğümler daha büyük mantar görünümlü tiplere göre daha hızlı oluşup kaybolur. Bu nedenle çalışma belleğinde rolleri olabilir.
Yaşımız ilerledikçe beyinde dopamin daha az üretilir ve dopamin reseptörleri azalır. Hafif bilişsel bozulma olan 60 – 70 yaşlarındaki kişilerde de, seroton salgılamanın azaldığı belirlenmiştir.
Son olarak yeni nöron oluşumu yani nörogenezis de yaşla beraber azalır. Olfaktör bulbus ve dentat girus yetişkin yaşamı boyunca yeni nöronların meydana geldiği yerlerdir. Yeni nöronların beyindeki var olan sinir devrelerine nasıl entegre olduğu ise hala tam anlaşılabilmiş değildir.