Alışma; dış etkenlerden uyarıcılar gelmesine rağmen duygusal ya da fiziksel tepkilerdeki olumlu yönde görülen azalmadır. Duyarsızlaşma ise; gün geçtikçe duygusal tepkilerdeki olumsuz azalmadır. Alışmada duyusal olarak bir uyum söz konusudur. Bir örnekle açıklamak gerekirse; sevdiğiniz biri ile evlendiniz. İlk zamanlar çok aşık bir davranış biçimi gösterirken yıllar geçtikçe aşkınızın azaldığını fark ediyorsunuz.
Bu artık bir alışkanlık haline dönüşmüş olur. Duyarsızlaşma konusundaki örneği de şu şekilde vermek gerekir; sokağa çıktınız ve bir sokak köpeği ile karşılaştınız. İlk gördüğünüz gün çok korktunuz. İkinci gün gördüğünüzde korkunuz biraz daha azaldı. Üçüncü gün gördüğünüzde artık korkmadığınızı fark ettiniz. Ya da toplumda vukuu bulan kötü bir duruma ilkinde çok büyük tepki verdiniz. İkinci kez aynı durumda daha az bir tepki, üçüncü kez ise hiç tepki vermemeye başladınız. İşte tüm bu örnekler, duyarsızlaşma konusunda benzerlik teşkil eder.
Alışma ve Duyarsızlaşma Arasındaki Fark
Alışma ve duyarsızlaşma kavramları arasında ince bir çizgi vardır. Günlük hayatta yanlış kullanımdan ötürü bir kavram kargaşası da yaşanmaktadır. Duyarsızlaşma yerine alışma kavramının kullanıldığını görmekteyiz. Alışma duyarsızlaşmaya nazaran bir nebze daha iyicil bir kavramdır. Aşırı bir alışma durumu yaşanıyorsa elbette kişiye duygusal ve fiziksel olarak zararları olacaktır. Ancak dengede olduğu müddetçe olumlu bir geri dönüş sağlayacaktır.
Duyarsızlaşma ise bireyler ve toplumlar için psikolojik ve sosyolojik olarak tehlike sinyalleri vermektedir. Şiddete karşı duyarsızlaşma, haksızlıklara karşı duyarsızlaşma bireysel ve toplumsal olarak tehlike arz edebilmektedir. Bu bağlamda rota; psikologlara ve sosyologlara çevrilmeli, ne söylendiği ne tavsiye edildiği dikkatle takip edilmelidir.
