Başarılı İnsanların Üretken Kalmasının 12 Yolu

Dünyaca ünlü duygusal zeka ölçüm organizasyonu TalentSmart, son yıllarda 1 milyondan fazla insanı test etti. Araştırma sonucunda, başarılı ve üretken insanların duygusal zeka açısından yüksek olduğunu keşfettiler. Başarı ve üretkenlik için en önemli faktörlerden biri duygusal zeka. Bunun da en önemli araçlarından biri özdenetim, yani kendini kontrol edebilmek. Bu yazıda, özdenetim nedir sorusuna cevap bulacak, özdenetim kazanma ve üretkenliğinizi kalıcı olarak arttırmak için püf noktaları öğreneceksiniz.

Öncelikle özdenetimin, güvenilmesi zor bir beceri olduğunu hatırlatarak başlayalım. İnsanlardan güçlü yönlerinin sıralanması istenen araştırmalarda, özdenetim genellikle son sıralarda yer alır. Bunun nedeni, özdenetimin yeteri kadar ciddiye alınmaması ve psikolojimize geçici sürelerle hakim olması. Özdenetimin kaybolması, iradenin de yitirilmesi anlamına gelir ve bu da üretkenliğinizi derinden etkiler.

Başarısızlıklara odaklanmak, başarılarımıza odaklanmaktan daha kolaydır. Özdenetim, hedefinize ulaşmanıza yardımcı olabilecek bir çabadır. Olayların kontrolünü yitirip sürüklenmeye başladığımızda, aslında özdenetimimizi kaybetmiş oluyoruz ve bu da başarısızlığın ta kendisidir. Başka bir deyişle, başarılı olmak için kullanacağımız güçlü bir araç, bizi aynı zamanda felakete de götürebilir. Diyelim ki, akşam yemeğinden sonra tatlı yemekten kaçınmanızın nedeni birkaç kilo vermek. Pazartesi diyete girip, salı ve çarşamba günü bunu sürdürüp, perşembe günü gün içinde olan bir olayı bahane edip tatlıya sarılıyorsanız, özdenetimin rayından çıkmış ve kontrolü yitirmişsiniz demektir. Daha acı şekilde ifade etmek gerekirse, iradenize sahip çıkamadınız ve başarısız oldunuz! İki adım ileri atıp, dört adım geri düşmek, tam da böyle bir şey.

Özdenetim konusunda yardım alabiliriz. Duygusal zekası yüksek insanlar, üretkenlik düzeylerini koruyabilmek için bazı davranış biçimlerini alışkanlık haline getirir. Toplamda 12 köklü davranışı bilinçli olarak uygularlar. Bunların bazıları açık, bazıları ise sezgiseldir. Sonuçta, ister açık ister sezgisel, bu yöntemler üretkenliğinizi arttırıp başarısızlıklarınızı azaltmak için idealdir. Haydi başlayalım:

Kendilerini Affederler

Başarısız özdenetim girişimleri, ardından çalışılan işte başarısızlık ve yoğun bir kendinden nefret etme hissi doğurur. Bu bir kısır döngüdür. Hata yaptığınızda, kendinizi affedip yolunuza devam etmeniz çok önemlidir. Yalnız, hatanın sizi nasıl hissettirdiğini asla görmezden gelmeyin. Hatayı kabul edin, bunun hayatın bir parçası olduğunu düşünün, hataya hapsolup içinde debelenmeyin. Dikkatinizi geleceğe verip, hatanızı düzeltip bunun üzerine neler koyabileceğinize bakın. Hatalar, insanın kendisini geliştirebilmesi için önemli fırsatlardır.

Başarısızlık, özgüveninizi aşındırabilir ve gelecekte daha iyi bir sonuca ulaşacağınıza olan inancınızı zedeler. Çoğu zaman, kendinize koyduğunuz hedefin aşırı iddialı ve o an için ulaşılmaz olması da başarısızlığın önemli bir nedenidir. Duygusal zekası yüksek insanlar ise, başarının başarısızlık dönemlerinde alınan kararların sonucunda geleceğini bilirler. Bu kararları alırken ve uygularken, o anda olmanıza ve geçmişteki hataların etkisinde kalmadığınıza dikkat etmelisiniz. Başarmaya değecek her girişim, bazı riskleri almanızı gerektirir ama bu risklerin, becerilerinizin ötesinde olmamasına dikkat etmelisiniz. Ayrıca, kapasiteniz dahilindeki risklerin de kimi zaman başarısızlıkla sonuçlanacağını ama buradan çıkaracağını derslerle geleceği daha iyi inşa edebileceğinizi unutmayın.

Gerçekten İstemedikçe Evet Demezler

 Hayır  demekte ne kadar zorlanırsanız, stres ve depresyon yaşama olasılığınız o kadar artar ve bunlar özdenetim gücünüzü düşürür. Hayatın herhangi bir alanında hayır diyebilmek, birçok insan için büyük bir özdenetim sorunudur. Kullanmaktan korkmamanız gereken bir kelimedir. Duygusal zekası yüksek insanlar, “yapabileceğimi sanmıyorum” veya “emin değilim” gibi ifadelerden kaçınır. Doğrudan hayır der ve mevcut işlerini sürdürerek onlarda başarılı olma fırsatını değerlendirir. Bir tam ve bitmiş iş, iki yarım işten daha iyidir!

Mükemmeli Aramazlar

Duygusal zekası yüksek insanlar, mükemmeli hedeflemezler çünkü varolmadığını bilirler. İnsanlar, doğamız gereği yanılabilir canlılardır. Hedefiniz mükemmellik olduğunda, sürekli olarak başaramama endişesi ile boğuşur ve giderek bütün enerjinizi bu boğuşmaya harcayarak çabalarınızı azaltmak zorunda kalırsınız. Neyi başardığınız ve neyi başarabileceğiniz üzerine düşünüp bu yolda ilerlemenin heyecanını taşımak yerine, geçmiş başarısızlıklarınız üzerinde düşünüp onları zihninizde tekrar tekrar başararak, bugünkü başarınızı engellemeyin.

Çözüme Odaklanırlar

Dikkatinizi nereye odakladığınız ruh ve dolayısı ile üretkenlik durumunuzu belirler. Sadece sorunlara odaklandığınızda, özdenetimi engelleyecek olumsuz duygularla karşılaşır ve işinizden uzaklaşırsınız. Kendinizi ve koşullarınızı iyileştirecek eylemlere odaklandığınızda, olumlu duygular üreten ve performansınızı arttıran bir iç dinamik yaratmış olursunuz. Duygusal zekası yüksek insanlar, çözümlere odaklanmanın etkisini bildiklerinden sorunların üzerinde durmazlar.

Özdenetim Üretkenliğin Anahtarıdır
Özdenetim, zorlukları aşmanın ve üretkenliğin anahtarıdır.

“Eğer?” diye Sormaktan Kaçınırlar

 Eğer…  şeklinde başlayan ifadeler, özdenetime zarar verir ve stresi ateşler. Her şey farklı yönlere gidebilir diye, henüz gerçekleşmemiş olasılıklar hakkında endişelenmek için zaman harcarsanız, harekete geçmek ve üretken olmak için o kadar az zaman harcarsınız. Üretkenlik, aynı zamanda sizi sakinleştirir ve odaklanmanıza yardımcı olur. Üretken insanlar, “ya olursa?” diye düşünmenin kendilerini istemedikleri noktalara sürükleyeceğini bilir. Elbette, planlama yaparken olumsuz durumlar da gözönüne alınmalı ve tedbirli olunmalıdır, ama tedbirli olmak ve endişelenmek arasında fark vardır.

Pozitif Olurlar

Olumlu düşünceler, beyninizi çabanız karşılığında alacağınız ödüllere odaklar ve özdenetim uygulamanıza yardımcı olur. Düşünmek için bilinçli olarak olumlu bir şey seçin ve beyninize yardımcı olun. Herhangi bir olumlu düşünce, dikkatinizi odaklamak için yeterli olacaktır. İşler iyi gittiğinde, kendinizi kontrol etmek daha kolaydır. İşler kötü gittiğinde ise, özdenetim gerçek bir meydan okumadır. Bu anlarda, hayatınızı düşünün ve olmuş ya da olacak olan güzel bir şeyi belirleyin. Buradaki nokta, olumlu bir düşünceyi zihninizde filizlendirmeniz ve olumsuzluğu kovmanızdır. Başarılı olanlar, daima hayata olumlu bakıp ellerindeki araçları hedefine uyarlamaya çalışanlardır. Başarıya ulaşmak için çalışmanın yetenekten bile önemli olduğunu, Çok Çalışmak mı Yoksa Yetenek mi? Başarının Anahtarı Nedir? başlıklı yazımızdan okuyabilir ve gerçek hayattan örnekleri öğrenebilirsiniz.

Yemek ve Özdenetim

Bunu, özellikle kilonuzu kontrol etmekte zorlanıyorsanız, sezgisel kategoride düşünün. Beyniniz, özdenetim için çaba harcarken glikoz depolarını yoğun bir şekilde kullanır. Kan şekeriniz düştüğünde, yıkıcı dürtülere yenik düşme olasılığınız yükselir. Şekerli yiyecekler yemek istersiniz çünkü kan şekerinizi yükseltmenin en kısa ve etkili çözümü budur. Ancak, bu yiyecekler şeker seviyenizi hızla yükseltir ve kısa süre sonra sizi bitkin düşürerek dürtüsel davranışlara karşı savunmasız bırakır. Bu bir döngüdür. Tam tahıllı bakliyatlar veya et gibi yavaş sindirilen gıdalar, size daha uzun bir kan şekeri düzeyi ve dolayısı ile özdenetim süresi verecektir. Acıktığınızda kendinizi dürtüsel olarak zayıf hissedersiniz ve bu anlarda, sindirimi daha uzun süren gıdaları, zamanını aksatmadan tüketmelisiniz.

Uykularına Özen Gösterirler

Düzenli uyumanın özdenetim üzerindeki etkisi inanılmazdır. Aynı zamanda, duygusal zekayı arttırır ve odaklanmanızı kolaylaştırır. Uyuduğunuzda, beyniniz tam anlamıyla şarj olur. Günün anılarını tasnif ederek onları depolar veya siler, bu da rüyalara neden olur. Bu sürecin ardından, dinç bir şekilde uyanırsınız. Yeterince uyuyamadığınızda, özdenetim, dikkat ve hafıza azalır. Uyku yoksunlğu, büyük bir üretkenlik düşmanı olan stres olmadan bile stres hormonu (kortizol) seviyelerini yükseltir. Meşgul olmak, çoğu zaman üretken kalabilmek için uykudan fedakarlık yapmanız gerektiğini hissettirir, ancak uykusuzluk üretkenliğini gün boyunca o kadar azaltır ki, gerçekte çok daha fazla zaman kaybeder ve sağlığınızı kaybetme riskiyle karşılaşırsınız.

Yorgun olduğunuzda, beyniniz glikoz işleme yeteneğini büyük ölçüde yitirir. Bu, odaklanmanızı etkileyen dürtüleri kontrol etmeyi zorlaştırır. Dahası, yeterince uyumadan, düşen glikoz seviyelerini telafi edemezsiniz. Böylece, şekerli atıştırmalıklara yönelmeniz kolaylaşır. Eğer kilo vermek için çabalıyorsanız, her gece iyi bir uyku çekmek, yapabileceğiniz en faydalı egzersizdir.

Egzersiz Yaparlar

Egzersiz demişken, vücudunuzu 10 dakika kadar hareket ettirmek, beyninizi rahatlatan ve dürtülerinizi kontrol altında tutan bir nörotransmitter olan GABA’yı serbest bırakır. Eğer bunaldıysanız kalkın ve biraz hareket edin. Geri oturduğunuzda zihninizdeki olumsuz duygulardan kurtulmuş olacaksınız. Dahası, bir şeyler yeme dürtünüzü bastırmak şimdi daha kolay.

Meditasyon Yaparlar

Meditasyon, beyninizi kendi kendisini kontrol eden bir makine olması için eğitir. Günde beş dakika kadar nefes alıp vermenizden başka bir şeye odaklanmadan uygulanan basit teknikler bile yeterlidir. Bu şekilde, öz farkındalığınızı ve özdenetim mekanizmanızı geliştirebilirsiniz. Budist rahipler bu nedenle sakin ve kontrollüdür. Bir deneyin!

Akışa Hakim Olurlar

Arzu ve dikkat dağınıklığı, zaman zaman artar ve azalır. Kontrol etmeniz gereken dürtü güçlü olduğunda, bu arzu dalgasını beklemek özdenetim için yeterlidir. Teslim olmanız gerektiğini hissettiğinizde, temel kural, dürtüye boyun eğmeden önce 10 dakika beklemektir. Çoğu zaman, o büyük dalganın hakim olabileceğiniz bir gelgit dalgası olduğunu farkedeceksiniz.

Kendi Kendine Olumsuz Konuşmayı Durdurmak

Özdenetimin son adını, olumsuz kendi kendine konuşmayı durdurabilmektir. Olumsuz düşüncelere ne kadar kafa yorarsanız, o kadar güç verirsiniz. Olumsuz düşüncelerinizin çoğu sadece düşünceden ibarettir. Onları gerçeğe dönüştürmek veya engel olmak sizin elinizdedir. Kendinizi iç sesinizin fısıldadığı kötümser düşüncelere inanırken bulduğunuzda, durun ve bunları yazın. Gerçekten, ne yapıyorsanız durun ve yazın. Düşüncelerinizin olumsuz akışını durdurduğunuzda, onların aslında o kadar korkulacak şeyler olmadığını göreceksiniz.

“Asla”, “en kötüsü”, “hiç” gibi kelimeler kullandığınızda, çoğu zaman doğru çıkmazlar. Kelimeleriniz kağıdın üzerinde de hala gerçek gibi görünüyorsa, bir arkadaşınıza anlatın veya güvendiğiniz bir meslekdaşınızın fikrini alın. O zaman gerçek ortaya çıkacaktır. Bir durum sürekli gerçekleşiyor veya hiç olmuyor gibi hissettiğinizde, bu sadece beyninizdeki algı düzeyinde bir bozulma olduğunu gösterir. Düşüncelerinizi gerçek olarak değil de, sadece birer düşünce olarak tanımlamak, olumsuzluk döngüsünden kaçınmanıza yardımcı olacaktır. Olumsuzluk demişken, her olumsuz düşünce veya söylemin kötü olmadığını, olumsuz geri bildirimin başarı için olmazsa olmaz bir gereksinim olduğunu unutmamalıyız. Ancak olumsuz geri bildirim ile hatalarımızı dürüstçe görebilir ve üzerine gidebiliriz.

 Bu Stratejileri Çalıştırmak 
Unutulmaması gereken en önemli nokta, bu stratejilere çalışma şansı vermemiz gerektiğidir. Bu, özdenetimi hakim kılmanın en iyi yoludur. Özdenetimin yardımı ile mücadele ettiğiniz anları tanımak ve dürtüye teslim olmak yerine, bu stratejileri pes etmeden uygulamaya çalışmak daha iyidir.

Kendinizi kontrol etmek için hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?  Siz de lütfen aşağıdaki yorumlar bölümünde düşüncelerinizi paylaşın. 

Kaynak: 12 Ways Successful People Stay Productive And In Control

içeriğimizi oylayın
Yazar: Sinan

1982 İstanbul doğumluyum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi İstanbul'da tamamladıktan sonra Çanakkale'ye yerleştim. Birkaç yıllığına ticaret hayatının içinde bulunduğum için aktif olarak ilgilenemediğim programlama ve web tasarım kariyerime, burada içerik yazarlığı yaparak devam ediyorum.

Yorum yapın