Öğrenme, bireylerin bilgi edinme ve bu bilgileri işleyerek davranışlarını şekillendirme sürecidir. Ancak öğrenme süreci yalnızca tekrar ve ezberleme yoluyla gerçekleşmez. Bilişsel öğrenme kuramı, bireylerin bilgiyi nasıl algıladığını, işlediğini ve hafızaya kaydettiğini açıklayan bir yaklaşımdır. Bu kurama göre öğrenmede, zihinsel süreçleri anlamak ve geliştirmek esastır. Çünkü etkili bir öğrenme, yalnızca dışarıdan gelen bilgilerin aktarılmasıyla değil, bireyin bu bilgileri nasıl yapılandırdığıyla da doğrudan ilişkilidir.
Bilişsel öğrenme teorisi, bireylerin ön bilgiye dayanarak yeni bilgileri nasıl anlamlandırdığını ve öğrendiklerini nasıl kalıcı hale getirdiğini açıklar. Bu süreçte, bilgi işleme mekanizmaları büyük önem taşır. Bilişsel öğrenme kuramına göre, öğrenciler bilgiyi pasif olarak almak yerine, onu analiz eder, anlamlandırır ve problem çözme yeteneklerini geliştirir.
Bilişsel Öğrenme Kuramı Nedir?
Bilişsel öğrenme kuramı, öğrenmeyi sadece uyarıcı-tepki ilişkisiyle açıklayan davranışçı yaklaşımlardan farklı olarak, zihinsel süreçleri temel alan bir yaklaşımdır. Bu kurama göre öğrenmede aşağıdaki unsurlar öne çıkar:
- Bilgi işleme süreci: Öğrenme, bireyin dış dünyadan aldığı bilgiyi zihinsel olarak işlemesiyle gerçekleşir.
- Ön bilgiye dayanma: Yeni öğrenilenler, daha önce edinilmiş bilgilerle ilişkilendirilerek anlam kazanır.
- Problem çözme yeteneği: Öğrenciler bilgiyi ezberlemek yerine, onu analiz eder ve problem çözme becerilerini geliştirir.
- Zihinsel süreçleri geliştirme: Bilişsel öğrenme, öğrencinin düşünme becerilerini ve eleştirel analiz yeteneğini artırır.
- Etkili bir öğrenme için aktif katılım: Birey, öğrenme süreci boyunca bilgiyi anlamlandırmalı ve yapılandırmalıdır.
Bilişsel öğrenme kuramının temel amacı, bireyin bilgiyi nasıl yapılandırdığını ve hafızasında nasıl sakladığını anlamaktır. Bilişsel öğrenme kuramına göre, bilgi yalnızca pasif olarak alınmaz; öğrenme, bireyin zihinsel çabalarıyla şekillenir.
Bilişsel Öğrenme Kuramı Özellikleri

Bilişsel öğrenme kuramı, bireylerin bilgiyi nasıl işlediğini ve öğrendiklerini nasıl kalıcı hale getirdiğini açıklayan temel prensiplere dayanır. Bu kuram, öğrenmenin zihinsel süreçleri kapsayan aktif bir yapılandırma süreci olduğunu savunur. Kurama göre, etkili bir öğrenme aşağıdaki özellikleri içerir:
1. Bilgi İşleme Sürecine Odaklanır
Bilişsel öğrenme yaklaşımı, bireylerin çevresel bilgiyi nasıl algıladığını, sakladığını ve hatırladığını inceler. Bilgi işleme, öğrencinin veriyi nasıl anlamlandırdığını belirleyen kritik bir süreçtir.
2. Önceki Bilgilerin Kullanımını Vurgular
Yeni bilgiler, bireyin geçmiş deneyimleriyle bağlantılı olduğunda daha kolay öğrenilir. Ön bilgiye dayanan öğrenme, bilgilerin hafızada daha kalıcı olmasını sağlar.
3. Problem Çözme Becerilerini Geliştirir
Bilişsel kurama göre öğrenmenin temelinde, öğrencinin bilgiyi kullanarak çözüm üretebilmesi yer alır. Problem çözme süreci, bilginin derinlemesine anlaşılmasını sağlar.
4. Anlamlandırma Sürecine Dayanır
Bireyler, öğrendiklerini pasif şekilde değil, zihinsel olarak organize ederek öğrenirler. Kuramı öğrenmenin temel prensibi, bireyin yeni bilgileri anlamlandırması ve mevcut bilgilerle ilişkilendirmesidir.
5. Öğrenmenin Aktif Bir Süreç Olduğunu Savunur
Öğrencilerin sadece bilgi almakla kalmayıp, onu analiz etmeleri ve sorgulamaları beklenir. Bu yaklaşım, kalıcı ve etkili bir öğrenme sağlamak için kritik öneme sahiptir.
Bilişsel öğrenme kuramının temelinde, bireyin zihinsel süreçleri geliştirmesi ve öğrendiklerini içselleştirmesi yer alır. Yukarıda sayılan özellikler, öğrenmenin sadece ezberleme değil, anlamlandırma süreciyle gerçekleştiğini ortaya koymaktadır.
Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramı Nedir?

Bilişsel öğrenme kuramının bir alt dalı olan sosyal bilişsel öğrenme kuramı, öğrenmenin yalnızca bireyin zihinsel süreçleriyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda sosyal etkileşimlerle de şekillendiğini savunur. Kurama göre öğrenmede, birey çevresindeki insanların davranışlarını gözlemleyerek öğrenir ve bu gözlemler doğrultusunda kendi davranışlarını şekillendirir.
Sosyal bilişsel öğrenme yaklaşımı, ünlü psikolog Albert Bandura tarafından geliştirilmiştir ve aşağıdaki temel prensiplere dayanır:
1. Gözlem Yoluyla Öğrenme
Bireyler, başkalarının davranışlarını gözlemleyerek yeni beceriler öğrenebilir. Örneğin, bir çocuk anne-babasının konuşmalarını taklit ederek dil becerilerini geliştirir.
2. Model Alma (Taklit)
Bireyler, başarılı ya da ödüllendirilen davranışları model alarak kendi davranışlarını şekillendirirler. Kurama göre, rol modellerin (öğretmenler, ebeveynler, akranlar) etkisi büyük önem taşır.
3. İçsel Güçlendirme
Öğrenme süreci sadece dışsal ödüllerle değil, bireyin kendi iç motivasyonu ile de desteklenir. Kendi başarısını görmek, bireyin öğrenme sürecinde daha istekli olmasını sağlar.
4. Kendi Kendini Düzenleme
Bireyler, kendi öğrenme süreçlerini yöneterek plan yapar, hedef belirler ve süreçlerini değerlendirirler. Bu, etkili bir öğrenme için kritik bir unsurdur.
5. Bilişsel ve Davranışsal Etkileşim
Sosyal bilişsel öğrenme, hem zihinsel süreçleri hem de çevresel faktörleri dikkate alır. Bilgi işleme süreci, gözlem ve etkileşimlerle desteklenerek bireyin öğrenme kapasitesini artırır.
Sonuç olarak, sosyal bilişsel öğrenme kuramı, bireylerin yalnızca kendi deneyimlerinden değil, sosyal çevrelerinden de öğrenerek geliştiğini ortaya koyar. Bu kuram, eğitimin yanı sıra günlük yaşamda da önemli bir yer tutar ve bireylerin toplumsal etkileşimler aracılığıyla nasıl öğrendiğini açıklar.
Duyuşsal Öğrenme Kuramı Nedir?
Duyuşsal öğrenme kuramı, bireyin öğrenme sürecinde duygularının, motivasyonunun ve tutumlarının etkisini ele alan bir yaklaşımdır. Bilişsel öğrenme kuramının aksine, yalnızca zihinsel süreçlere değil, bireyin duygusal durumuna ve öğrenmeye yönelik tutumlarına da odaklanır. Kurama göre, öğrenme süreci sadece bilgi edinmekten ibaret değildir; bireyin duygusal durumu, motivasyonu ve ilgi düzeyi öğrenmenin kalitesini belirleyen temel unsurlardır.
Duyuşsal öğrenme kuramının temel özellikleri şunlardır:
1. Duyguların Öğrenmeye Etkisi
Bireyin duygu durumu, öğrenme sürecini doğrudan etkiler. Olumlu duygular, bilgi işleme sürecini desteklerken, stres ve kaygı öğrenmeyi zorlaştırabilir.
2. Motivasyonun Rolü
Etkili bir öğrenme, bireyin içsel ve dışsal motivasyonuna bağlıdır. Kendi öğrenme sürecine aktif olarak katılan öğrenciler, bilgiyi daha kalıcı hale getirebilirler.
3. Tutum ve Değerlerin Önemi
Bireyin bir konuya veya öğrenme sürecine yönelik tutumu, öğrenme performansını belirleyen kritik bir faktördür. Örneğin, bir öğrenci matematiğe karşı olumsuz bir tutuma sahipse, öğrenme süreci daha zorlayıcı olabilir.
4. Deneyim ve Yaşantıya Dayalı Öğrenme
Duyuşsal öğrenme, bireyin kişisel deneyimleriyle şekillenir. Yeni bilgileri anlamlandırmak için geçmiş yaşantılar büyük önem taşır.
5. Kısa Sürede ve Kalıcı Öğrenme
Bireyin duygusal olarak bağ kurduğu bilgiler, kısa sürede öğrenilebilir ve hafızada daha uzun süre saklanabilir. Zihinsel süreçleri destekleyen duygusal bağlar, öğrenmeyi güçlendiren temel unsurlardandır.
Sonuç olarak, duyuşsal öğrenme kuramı, öğrenmenin sadece zihinsel bir süreç olmadığını, bireyin duygusal faktörlerinin de büyük rol oynadığını savunur. Eğitimde bu kuram dikkate alındığında, öğrencilerin ön bilgiye dayalı, ilgi çekici ve motive edici öğrenme ortamlarında daha başarılı oldukları görülmektedir.