Ahlak Felsefesi (Etik) Nedir? Kavramları ve Soruları Nelerdir?

Ahlak felsefesi; ahlakın yapısını, özünü, doğasını felsefi açıdan inceleyen, temel değer ve ilkelerinin neler olduğu inceleyen felsefe alt dalıdır. Ahlak felsefesi, insan için neyin iyi, neyin kötü olduğunu tanımlamaya çalışır. Olanı ve olması gerekeni belirler. Ahlak felsefesi ahlak kavramını hem tarihsel olgu olarak hem de ideal ve normatif bakış açısı ile ele alabilir.

İyi ve kötü davranışların pratikteki değeri, ahlaktır. Ahlak felsefesi ile aynı alanı ifade eden “etik” sadece ahlakı değil, tüm insan eylemlerini ve bu eylemlere dayanan kavramlar ve ilişkileri konu alır. İnsan hakları, yönetsel, mesleki ve örgütsel ilişkiler bu alana girer.

Ahlak felsefesi temsilcileri; İbni Arabi, Gazzali, İbn Tyfeyl, Rene Descartes, Franz Kafka, David Hume, İbn Miskev.

Ahlak Felsefesi Ne İşe Yarar?

Ahlak felsefesi, insan yaşamını ahlaki bir boyutta inceleyen bir disiplindir. İnsanların yaşamlarını ahlaki durumlarını sorgular ve nasıl olması gerektiğini söyler. İnsan yaşamında yer alan ilkeler, değerler ve yargılar incelenir.

Ahlak Felsefesinin Temel Kavramları Nelerdir?

  • İyi
  • Kötü
  • Vicdan
  • İrade
  • Ahlaki karar ve ahlak yasası

Ahlak Felsefesinin Soruları Nelerdir?

Ahlak felsefesi soruları şunlardır;

  • Evrensel bir ahlak yasası var mıdır?
  • Ahlaki eylemin amacı nedir?
  • Ahlaki yargıların özellikleri neler?
  • İnsan bir ahlaki eylemde bulunurken özgür müdür?
  • Ahlaki yasasını neler belirler?
  • İnsan hayatının amacı ne olmalıdır?
  • Ahlaki değerler niyetleriyle mi yoksa sonuçlarıyla mı değerlendirilmelidir?
  • Mutlak anlamda özgürlük istenebilir mi?

Filozoflar bu sorulara yanıt bulmaya çalışır. Bu anlamda farklı görüşler ortaya atılmıştır.

İyi ve Kötünün Ölçütü Nelerdir?

Platon’a göre, bir şeyin iyi olması için, ölçülü ve dengeli, kendi kendine yeter ve kendisinin en son amaç olması gerekir. Bu nitelikleri taşıyan da “iyi ideası”dır.

En yüksek iyi olarak kabul edilen bazı erdemler;

  • İçtenlik,
  • Sadakat,
  • Vefa,
  • Güven,
  • Alçak Gönüllülük,
  • Umut,
  • Fedakarlık,
  • Merhamet,

Bu erdemler, evrensel en üstün iyiler olarak kabul edilir.

İyi ve kötünün ölçüsünü özneden bağımsız olarak kabul eden tek Tanrı’lı dinler için; iyi Tanrı’nın emrettiği, kötü Tanrı’nın yasakladığı şeylerdir.

Bu bölüme kadar bahsedilenler, “mutlak iyi”nin olduğunu gösterse de, iyinin ve kötünün göreceli olduğunu savunanlar da vardır. İyilik ve kötülük gibi değerler nesnel, evrensel, mutlak ve değişmezken, bunlarla ilgili değer yargıları öznel, göreli ve değilken olabilmektedir.

Ahlaki Eylemlerde Bulunurken İnsan Özgür Müdür?

ahlaki eylemlerde bulunurken insan ozgur mudur
ahlaki eylemlerde bulunurken insan ozgur mudur

Sorumluluk ve özgürlük, eylemi ahlaki yapan temel iki özelliktir. Her iki özellikte birbirine bağlıdır. Bu iki özellik, kendilerini ancak davranışlarda gösterirler. Özgürlük ve sorunluluk ilişkisi ile ilgili farklı ahlak felsefesi görüşleri ortaya atılmıştır.

1. Determinizm

Determinizm, belirlenimciliktir. İnsan eylemlerinde özgür olmadığı için, davranışlarından da sorumlu tutulamaz diyen görüştür. Tabiat şartları, başka insanların üzerimizdeki etkileri, isteklerimiz, ihtiraslarımız ve korkularımız etkilidir.

2. Fatalizm

Fatalizm, kaderciliktir. İnsanın özgür olmadığını ve sorumluluktan söz edilemeyeceğini savunur. Her şeyin önceden doğaüstü bir güç tarafından belirlendiğini öne sürmektedir.

3. İndeterminizm

Indeterminizm, belirlenmezciliktir. Farklı davranışlar veya tercihler arasında “karar verme” olduğu nedeniyle insanın özgür olduğunu, dolayısıyla sorumlu tutulacağını söyler.

4. Otodeterminizm

Otodeterminizm, özbelirlemeciliktir. Determinizm ve İndeterminizm görüşlerini uzlaştırma çabasındadır. Bu görüşe göre, insan bilgi ve deneyimleriyle kendini gerçekleştirerek özgürleşebilir. Kısaca; insan, kendi belirlediği koşulları aşar ve gelişir. Kendi özgürlüğünü oluşturabildiği için, davranışlarından da sorumludur.

5. Liberteryanizm

Liberteryanizm, özgürlükçülüktür. İnsan eylemleri bir takım kurallara göre ortaya çıkmaz. İnsan eylemlerini belirleyen kurallar olmadığından, insan özgürdür. Bu sebeple insan, davranışlarından sorumlu kabul edilir.

Bu görüşlerin ortak düşüncesi, “bilinçli ve özgür olmak” sorumluluğun birinci şartı olgusudur. Bu görüşlerden farklı olarak bazı filozoflar, insanın özgür olduğunu ve bu özgürlüğün de ancak sorumluluk yüklenildiğinde gerçekleşeceğini söyler.

Bu görüşü savunan Jean Paul Sartre’dir. İnsanın daha öncesinde belirlenmiş bir kaderi yoktur. İnsan kendi özünü kendini belirlemiştir. Yani ne olmak istiyorsa, o olduğunu savunur.

“İnsanoğlu özgürlüğe mahkumdur. Çünkü bir kere dünyaya atıldıktan sonra yaptığı her şeyden sorumludur” sözü ile de bu görüşünü desteklemiştir.

Evrensel Bir Ahlak Yasasını Reddedenler Kimlerdir?

Bu konuda pek çok farklı görüş ortaya açılmıştır. Ahlak yasasının varlığını reddedenler, ahlaki erdemleri yalnızca sonuçları bakımından değerlendirir. 3 gruba ayrılmıştır.

  • Hazcılık
  • Bencilik
  • Anarşizm

1. Hazcılık (Hedonizm)

Bu görüş, ahlaki eylemin amacının haz olduğunu savunur. Eylem, eylemi gerçekleştiren kişiye haz veriyorsa iyi ve değerlidir. Vermiyorsa kötüdür. Hazcılığı savunan düşünür Aristippos, hem maddi hem de manevi hazları önemser. Epikuros ise yalnızca manevi hazları önemser.

2. Bencilik (Egoizm)

Ahlaksal egoizm; yaşamda ilk önce gelenin, her şeyden önce daha önemli ve değerli olanın, bireyin kendi mutluluğu ve başarısı olduğunu savunur. Bu öğretinin savunucusu Thomas Hobbes; “insan doğası gereği bencildir” ve “insan, insanın kurdudur” sözleriyle bu görüşü desteklemiştir.

3. Anarşizm

Devlet ve yasalar olmadan insanların daha iyi yaşayabileceğini savunur. Bireyselliği temele alır. Devlet ve yasalar; insanın doğasını bozduğu, davranışlarını kısıtladığı, yaratıcılığını yok ettiği için karşı çıkılması ve yıkılması gereken olgulardır. Bu görüşün temsilcisi olan ahlak felsefesi filozofları J.P. Sartre ve F. Niettzsche’dir.

Evrensel Bir Ahlak Yasasının Var Olduğunu Savunanlar

Evrensel bir ahlak yasasını savunanlar 2 gruba ayrılmıştır. İlk grup, insanın öznel yaşantıları ve istekleri ahlak yasasını belirler görüşünü savunur. Faydacı ve sezgici ahlak kuramları bu grupta yer alır. Sezgici ahlak görüşünü savunanlar göre, nasıl davranacağımızın bir kuralı yoktur. İnsanlar, öznel sevgileriyle iyi ve kötünün ne olduğunu belirleyebilir. Sezgide kural yoktur. Örnekler vardır.

Bir diğer grupsa, evrensel ahlak yasasının Tanrı veya doğa tarafından belirlendiğini savunur. Bu görüşe göre, bu yasa insanın karşısına bazen bir ilke, bazen de bir buyruk olarak ortaya çıkar.

Sokrates; “bireylere ahlaki eylemlerinde yol gösterecek nesnel ölçütler bilgi, erdem ve mutluluktur” demiştir.

Platon; “Bu dünyada mutlak ahlaki değerler yoktur. Mutlak ahlaki değerler idealar dünyasında yer alır. “İyi ideasına” uygun davranışlar ahlakidir” görüşünü öne sürmüştür.

Aristoteles; en iyi olan şeyin “orta yol” olduğunu söyler. Evrensel ahlak yasasını da orta yolla, bir diğer tabirle ölçülü olmakla belirler.

Aydınlanma çağı filozofu olan Kant; ahlak yasasını, nesnel bir ölçüye bağlamıştır. Bu nesnel ölçü ödev duygusu ve niyettir. Kant’a göre bir davranış, haz ya da yarar gözetilmeden yalnızca ödev duygusu ile yapılırsa ahlaki olur.

Türk filozof Farabi; evrende her şeyin südur (taşma) yoluyla Tanrı’dan oluştuğunu ve Tanrı’dan taşan ilk şeyin “akıl” olduğunu söyler. Akıl, Tanrı’yı ve diğer varlıkların bilinmesini sağlar. En yüksek iyi, Tanrı’nın bilinmesi ve evrenin bilinmesidir. Gerçek varlık Tanrı olduğu için, her şeyin temelinde Tanrı’nın yasaları vardır. İyi dediğimiz şey bu yasalara uygun olmalıdır. Farabi’ye göre kötü, bu yasalara uymayan davranışlardır.

Felsefede Mutluluk ve İyi İlişkisi

Filozoflar; mutluluğu, iyilik, yarar ve haz kavramlarıyla ilişkilendirir. Sofistler; “insan her şeyin ölçüsüdür” diyerek, ahlakta bireyselliği yani öznelliği vurgular. Bireysel iyiliği, dolayısıyla da bireysel mutluluğu savunmuşlardır.

Sokrates, Platon ve Aristoteles’e göre en üstün iyi “erdem”dir. Mutluluğun; yiğitlik, adaletlilik, doğruluk, ölçülülük, cesaretlilik ve dürüstlük gibi erdemlerin kazanılmasıyla gerçekleşeceğini savunurlar. Bu erdemler tek başına değil, toplumla ve insanlarla iyi ilişkiler kurularak oluşturulur.

Diogenes ise; özel mülkiyeti, evliliği, dini, lüks yaşamı ve zenginliği değersiz görür. İnsanın amacının mutluluk olduğunu söyler. Mutluluğa ancak, sade bir yaşamla ve dünyevi zevklerden arınarak erişilebileceğini savunur.

Aristippos; ahlaki iyiliğin, ahlaki davranışın sonucunda oluşan hazda olduğunu söyler. Bedensel hazların en yüksek iyi ve mutluluk olduğunu savunur.

Epikuros; bedensel hazlara karşılık, bilgelik, ölçülülük gibi olan zihinsel hazların mutluluğu getirdiğini savunur.

Helenistik dönemde kurulan stoa okulu, biricik olan iyinin doğal yaşam olduğunu savunur. Onlara göre; insan doğal yaşamın akışına göre yaşar ve boyun eğerse, gereksiz sıkıntı ve tedirginliklerden kurtulur. Sonuç olarak da huzura ulaşır.

Orta Çağ’da en yüksek iyi ve gerçek mutluluk Tanrı’yı bilmektir. Rönesans döneminde ise; hümanizm ve materyalizm anlayışı hakim olmuştur. En yüksek iyi, maddi hazlara bağlı mutluluk anlayışıdır.

Kant’a göreyse en yüksek iyi, bir eylemin beklenti ve çıkar içerisinde yapılmamasıdır. Haz, yarar ve mutluluk gözeten tüm görüşlere karşı çıkar.

SIKÇA SORULAN SORULAR

Ahlak Felsefesi Neleri Kapsar?

Ahlak felsefesi, ahlak çerçevesinde yer alan kişilik, davranışları ele almaktadır. Toplumsal olgu kapsamında ahlakı ele almaktadır.

İyinin İdeası İyiliğin Özünü Oluşturur Ahlak Görüşünü Savunan Filozof

İyinin ideası iyiliğin özünü oluşturur, Platon’a aittir. Platon, iyi ideası kavramı ile ilgilenmektedir.

Ahlak Felsefesini İlk Kez Felsefenin Konusu Haline Getiren Filozof Kimdir?

Ahlak felsefesini ilk kez felsefenin konusu haline getiren filozof ‘’Aristoteles’’dir.

Ahlakın Yapısını Özünü ve Doğasını Felsefi Açıdan İnceleyen Felsefe Alanı Nedir?

Ahlakın yapısını özünü ve doğasını felsefi açıdan inceleyen felsefe alanı ‘’Etik’’tir. Bildiğiniz üzere Ahlak felsefesinin diğer bir adı ‘’Etik’’dir.

Ahlak Felsefesi Hangi Filozofla Başlar?

Ahlak felsefesi ‘’Aristippos’ ile başlamaktadır. Aristippos der ki; haz veren şey iyi, acı veren şey kötüdür.

içeriğimizi oylayın
Yazar: Sinan

1982 İstanbul doğumluyum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi İstanbul'da tamamladıktan sonra Çanakkale'ye yerleştim. Birkaç yıllığına ticaret hayatının içinde bulunduğum için aktif olarak ilgilenemediğim programlama ve web tasarım kariyerime, burada içerik yazarlığı yaparak devam ediyorum.

Yorum yapın